Tehlike altındaki lagün “Akyatan”
Türkiye’nin ve Çukurova’nın en önemli A tipi sulak alanlarından olan Akyatan Lagünü bir yandan su rejimine yapılan müdahaleler ve su kalitesinin bozulması diğer yandan da habitat tahribatı ve kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır.Kısacası Akyatan S.O.S veriyor.
Peki Akyatan bu hale nasıl geldi?
Lagünlerdeki en önemli doğa olayı su seviyesinin denizlerin gelgit etkisi ile belli zaman aralıklarında yükselip alçalmasıdır.Bu durum büyük miktardaki tuzlu suyun lagünlerin içine girmesine ve içinden çıkmasına neden olur. Akyatanın denizle bağlantısının olduğu boğazda doğal yapı bozulduğundan gelgit etkisinin az olması lagünlerde kumdan meydana gelen sığ alanlar oluşturdu ve belirli bölgeler bataklıklara dönüştü.
Akyatan Lagünü’nde geçtiğimiz yıllarda da su fazla derin değildi. Ancak son zamanlamalarda sığlaşma ziraat alanlarda meydana gelen erozyon,evsel ve tarımsal sulamadan dönen atık suların getirdiği birikintiler ile derinlik azalmıştır .Ayrıca lagünde su genellikle çok derin olmadığından, güneş ışınları dibe kadar ulaşmaktadır.Böylece suyun sıcaklığında buna bağlı olarak sudaki alglerin sayısı aşırı artışlar görülmektedir.Ötrofikasyon olarak isimlendirilen bu durum Akyatan Lagünü’nün bataklığa dönüşmesine sebep olmuştur.
Lagünlerin suları genellikle tuzludur. Ancak lagünlere akarsu ya da yeraltı suyu veya atık tatlı su girerse lagün sularının tuzluluk oranı azalır. Akyatan Lagünü’nün tatlı su kaynağına yakın yerlerinde tuz oranı görece daha düşüktür. Bu bölgelerde de sazlıklar bulunmaktadır.Bu sazlıklar sudaki killi maddeleri tuttuğu için lagün içinde adacıklar meydana gelmiştir .
Güney Adana’nın arıtılmamış atık sularını taşıyan YD3 Kanalı, ilkbaharla birlikte Karataş’ın Yüzbaşı Köyü’ndeki kapağın açılması ile tarımsal amaçlı sulama maksadıyla Akyatan Lagünü’ne bırakılıyor. Bunun yanında tarımsal alanlardan dönen suda bulunan aşırı gübreler ve diğer üretim ve tüketim yan ürünleri de (insan atıkları) Lagüne bırakıldığında büyük algler, su sümbülü ve çiçek büyümelerini teşvik eden besinlerle ötrofikasyon olarak bilinen bir süreçin aşırı derecede artışını beraberinde getiriyor.
Azot ve fosfatı seven türler bu sucul lagün ekosistemlerin binlerce yıldır geliştirmiş olduğu dengeyi hızlıca yitirmesine sebep oluyor. Algler, özellikle sadece güneş ışığını engellemekle kalmaz, diğer türlerin hayatta kalmasını önlerler, bu arada da güçlü nörotoksinleri serbest bırakırlar .Bu nörotoksinler kabuklu deniz hayvanlarında ve diğer türlerde, kuşlardan deniz memelilerine ve daha yüksek seviyedeki yırtıcı hayvanlara ve insanlara zarar verererek ölümüne bile neden olabilmektedir.
Akyatan lagününde bulunan balık popülasyonunun ana besin kaynağı doğal olarak ortaya çıkan fitoplanktona güvenir. Gölde artan ötrofikasyon ve azalan oksijen seviyeleriyle, bu türler de büyük bir darbe alarak büyük miktarında önemli düşüşlere sebep oluştur.
20.yüzyılın başlarındaki 500-600 ton balık üretimi şimdilerde 30-40 tona kadar düştüğü görülmektedir.Kitlesel balıkların yok olmasına neden olan sığlaşma ve ötrofikasyon dolayı oksijen eksikliği balıkların ve bitkilerin hayatta kalmayacağı yaşayan ölü bölgeler ve çorak su kısımlar oluşturmuştur.
Lagünlere evsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların boşaltılması, lagünlerde kıyıların düzenlenmesi, lagünlerin derinliğinin artırılması lagünlerin morfolojik özelliklerinin değişmesine neden olabilir. Böylece lagün kıyılarında aşınma yani erozyon görülebilir. Lagün ağzının doğal yapısının korunması hayli önemlidir. Çünkü bu değişim lagünlerin doğal dengesinin bozulmasına ve lagünlerde yaşayan canlıların olumsuz etkilenmesine neden olabilir.
Akyatan nasıl kurtulur ?
Dünyanın en çok tehdit altındaki ekosistemi sulak alanlar, ormanlardan 3 kat daha hızlı yok oluyor.İyi restore edilmiş sulak alanlar, orijinal doğal sulak alanların sağladığı hizmetlerin çoğunu sağlayabildiğinden, Akyatan Lagünü’nün iyileştirilmesi alanlanın tekrar canlanmasına ve eski haline gelmesine yardımcı olur.
İklim değişikliğinin etkisi altında da bulunan Akyatan Lagünü’nün kurtulması için sağlam bir siyasi irade ve iyi bir yönetim gereklidir .Tüm paydaşların ve yerel halkın katılımı ile hazırlanacak bir kurtarma projesi Akyatan’a hayat verebilir .
Ülkemizin biyolojik çeşitliliğinin kaybolmasını önlemek için bu çok önemlidir.Özellikle su rejimine yapılan müdahaleler ve su kalitesinin bozulmasına yönelik çalışmalar acilen durdurulmalı,habitat tahribatinin ve arazı kurutmalarının önüne geçilmeli ,lagünün gel-git doğal olayı ile tuzlu su alıp vermesi için gerekli önlemlerin alınmalı, lagünün çevresinde entansif tarımdan vazgeçilerek daha doğal ve damla sulamalı tarımsal faaliyetlere müsade edilmelidir .
Lagünün derinliliğini artırmak için dip çamurunun alınması alanın morfolojik yapısını bozacağından dolayı kesinle uygulanmamalıdır. Ayrıca DSİ Sulama projelerinin “Çevre Etkileme ve Değerlendirilmesi “ yapılarak zararlı müdahaleler kaldırılmalı veya daha çevreci uygulamalar ile değişikliğe gidilmedir.
YORUMLAR