Şöyle ki; Asya ile Avrupa Arasında köprü olan Ülkemizin sadece Güneybatısında Özellikle Köyceğiz, Fethiye, Marmaris ve Denizli Bölgelerinde yetişmekte olup adını Latince akıcı anlamına gelen liquidus ile Arapçada amber (koku) kelimelerinin birleşiminden almıştır
.
Çınar ağacını andıran bu ağacı değerli kılan gövdesinin salgıladığı yağı(reçinesidir)
Sığla yağı elde etmek için her ağaçtan 2-3 yılda bir, tam bu aylarda Mart ve Nisan aylarında gövdesine çizikler açılır
.
Sığla Ağacının gövdesine atılan çizikler, ağaç kendisini tedavi etmek için bir yağ (reçine) salgılar damla damla katman oluşur . Temmuz ayında bunlar gövdeden kazınır
.
İlaçtan , kozmetike kadar uzanan geniş bir kullanım alanı olan Sığla Yağının faydalarını sıralayalım:
.
Antik Mısır’da firavunların mumyalanmasından tutun da çok meşhur Mısır kraliçesi Kleopatra'nın özel cilt yağı ve aşk iksiri olarak kullanmasına hatta Tıp biliminin babası sayılan Hipokrat’ın da eserlerinde sığla yağını ilaç olarak değerlendirmesine kadar tarihten birer anekdot olarak bunları da belirtelim
.
En başta parfümeri sanayinin vazgeçilmez maddesidir
Ayrıca yaralar için iyi bir antiseptiktir. Cildi yumaşatır oldukça faydalıdır
.
Gastirit, Reflü ve Ünser gibi mide rahatsızlıklarına iyi gelir
.
Ancak Anadolu Sığla Ormanları, son 50 yılda yoğunlaşan tarımsal üretim süreçlerinin etkisiyle ciddi bir parçalanma ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır 1940’larda 7000 hektarlık bir alanı kaplayan bu ormanlar günümüzde çok parçalanmış bir yapıda yaklaşık 1500 hektarlık bir alana sıkışıp kalmıştır. .
Sığla Ağacı’nın boyu 40 metreye kadar ulaşabilir ancak genel olarak 20 metre boylarındadır. 300 yıl kadar yaşayabilir.
