Atalarından kalan kara kovanların çok kıymetli olduğunu anlatan Ahmet Arıcı, fenni arıcılığın gelişmesi ve yayılması ile birlikte yöre kültürünün bir parçası olan kara kovan bal üretimi geleneğinin de yok olmaya başladığını söyledi.
Kara kovan bal üreticisi Ahmet Arıcı, "Babam ve dedelerimiz hayatlarını arıcılık yaparak geçirdiler. Belki 200'den fazla kara kovanları vardı. Kara kovanlar bize atalarımızdan kalan bir yadigardır. Abim Mevlüt Arıcı ile kara kovan arıcılığını bu yüzden tüm incelikleri ile biliyorum. Ben kara kovansız asla yapamam, bunun zevki hiçbir şeye benzemiyor. Eskiden Çimi Yaylası'na binlerce kara kovan konurdu. Yeni nesil fenni arıcılığa yöneldi, kara kovan sayısı giderek azalıyor” dedi.
Ataları arıcılıkla uğraştıkları için soy isimlerinin Arıcı olarak konulduğunu söyleyen Ahmet Arıcı, “Zamanında büyük dedem arıcılık yaptığı için bize arıcı soy ismi verilmiş. Bizim atalarımız asırlardır Akseki’nin Çimi köyünün Çimi Yaylası'nda arıcılık yapmışlardır. Bende 50 yılı aşkındır arıcılık yapıyorum. Kendim hobi olarak yapmama rağmen 200 civarında kovanım var. Bu kovanlardan 80 tanesi dedemden kalan kara kovanlardır. Abim Mevlüt Arıcı’nın ise 100 civarında kovanı var. Onun da ayrıca 50 civarında dedelerimizden kalan kara kovanı mevcuttur" dedi. "Bal şifadır”
Balın her türlü derde derman olduğuna dikkat çeken Arıcı, “Bal şifadır. Sağlık için üretilmektedir. Biz o niyetle arıcılık yapıyoruz. Bal alan vatandaşlar çok güvendiği insanlardan bal almalıdır. Dünyada en güzel besin budur. Çimi Yaylası'nda yapılan araştırmalarda yaklaşık 2 bine yakın çiçek türü olduğu biliniyor. Biz buraya ilkbaharda çıktığımızda rengarenk çiçekler doğayı süslemektedir. Burası yaklaşık 2000 metre rakımlıdır. Buranın her tarafı doğaldır. Burada ekili alan yoktur. En yakın ekili alan 17 kilometre Akseki bölgesindedir. Her yerde doğal organik bal satılıyor ama burada hiç ekim dikim yapılan bir yer olmadığından tamamen her şey doğal ve organiktir. İnsanlar bu bilinçle burada organik bal üretmektedir" dedi. “Kara kovanlar orijinaldir”
Kara kovanların dedelerinden kaldığı şekilde orijinalliğini koruduğunu söyleyen Arıcı, “Kara kovan dediğimiz eski atalarımızdan kalan kovanlardır. Bu kovanları özel çamurlarla kapatıyoruz. Orijinal kara kovanın kapaklarında kesinlikle ve kesinlikle boya kullanılmaz. Arılarımızın bulunduğu Türkiye’de kara kovanların sayısı oldukça azaldı. Kara kovanın bakımı oldukça zordur. Yılda 2-3 kilogram bal alabilirsiniz. Fazla bal olmaz. Her şey organik ve doğal olur" diye konuştu.
Ahmet Arıcı, kara kovanı ise şöyle tarif etti:
"Top kovanın içinde hazne dediğimiz bölüm vardır. Önüne 7 tane petek koyuyoruz. O kışın kendisine kalıyor. Arı onu kışın yedikten sonra arı arkaya doğru kendi doğal ürününü arkaya doğru yapmaya çalışır. Yalnız belirli bir zamana kadar içinde yavru yapar. O yavrunun içinde kabuk bırakıyor. Sır dediğimiz olay odur. İnşallah bu mevsimden sonra bir ay sonrasında bala döndürür. Esas orijinal olan bu baldır. Yılda 2 veya 3 kilogram, en fazla 4 kilogram kadar bal oluyor. Gerçek bal dediğimiz budur. Şifadır. Bunların dışını özel çamurla sıvarız. Her şey doğaldır. İçindeki petekler her şey doğadan gelen ürünlerle yapılmıştır.”
Kara kovan balının fenni kovan balına göre biraz daha pahalı olduğunu dile getiren Arıcı, “Zaten bu kara kovanın balları satılmış durumdadır. Çünkü siparişler yaylaya çıkmadan alınır. Tabii ki ne kadar bal çıkacağını bilmiyoruz. Bazen de herkesin siparişlerini karşılayamıyoruz” diye konuştu.
Çimi Yaylası'nda üretilen balın özelliğini anlatan Mevlüt Arıcı, “Akseki’nin Çimi Yaylası'nın özelliği, şalba otu, sütleğen ve geven bitkisinin balı birleşimi. Bu bitkiler birleşince balın kalitesi ortaya çıkıyor. İşte bu üçlü birleşince Çimi Yaylası'nın lezzetli kaliteli balı oluşuyor" ifadelerini kullandı.
(AÇ-Y)
Kara kovan bal üreticisi Ahmet Arıcı, "Babam ve dedelerimiz hayatlarını arıcılık yaparak geçirdiler. Belki 200'den fazla kara kovanları vardı. Kara kovanlar bize atalarımızdan kalan bir yadigardır. Abim Mevlüt Arıcı ile kara kovan arıcılığını bu yüzden tüm incelikleri ile biliyorum. Ben kara kovansız asla yapamam, bunun zevki hiçbir şeye benzemiyor. Eskiden Çimi Yaylası'na binlerce kara kovan konurdu. Yeni nesil fenni arıcılığa yöneldi, kara kovan sayısı giderek azalıyor” dedi.
Ataları arıcılıkla uğraştıkları için soy isimlerinin Arıcı olarak konulduğunu söyleyen Ahmet Arıcı, “Zamanında büyük dedem arıcılık yaptığı için bize arıcı soy ismi verilmiş. Bizim atalarımız asırlardır Akseki’nin Çimi köyünün Çimi Yaylası'nda arıcılık yapmışlardır. Bende 50 yılı aşkındır arıcılık yapıyorum. Kendim hobi olarak yapmama rağmen 200 civarında kovanım var. Bu kovanlardan 80 tanesi dedemden kalan kara kovanlardır. Abim Mevlüt Arıcı’nın ise 100 civarında kovanı var. Onun da ayrıca 50 civarında dedelerimizden kalan kara kovanı mevcuttur" dedi. "Bal şifadır”
Balın her türlü derde derman olduğuna dikkat çeken Arıcı, “Bal şifadır. Sağlık için üretilmektedir. Biz o niyetle arıcılık yapıyoruz. Bal alan vatandaşlar çok güvendiği insanlardan bal almalıdır. Dünyada en güzel besin budur. Çimi Yaylası'nda yapılan araştırmalarda yaklaşık 2 bine yakın çiçek türü olduğu biliniyor. Biz buraya ilkbaharda çıktığımızda rengarenk çiçekler doğayı süslemektedir. Burası yaklaşık 2000 metre rakımlıdır. Buranın her tarafı doğaldır. Burada ekili alan yoktur. En yakın ekili alan 17 kilometre Akseki bölgesindedir. Her yerde doğal organik bal satılıyor ama burada hiç ekim dikim yapılan bir yer olmadığından tamamen her şey doğal ve organiktir. İnsanlar bu bilinçle burada organik bal üretmektedir" dedi. “Kara kovanlar orijinaldir”
Kara kovanların dedelerinden kaldığı şekilde orijinalliğini koruduğunu söyleyen Arıcı, “Kara kovan dediğimiz eski atalarımızdan kalan kovanlardır. Bu kovanları özel çamurlarla kapatıyoruz. Orijinal kara kovanın kapaklarında kesinlikle ve kesinlikle boya kullanılmaz. Arılarımızın bulunduğu Türkiye’de kara kovanların sayısı oldukça azaldı. Kara kovanın bakımı oldukça zordur. Yılda 2-3 kilogram bal alabilirsiniz. Fazla bal olmaz. Her şey organik ve doğal olur" diye konuştu.
Ahmet Arıcı, kara kovanı ise şöyle tarif etti:
"Top kovanın içinde hazne dediğimiz bölüm vardır. Önüne 7 tane petek koyuyoruz. O kışın kendisine kalıyor. Arı onu kışın yedikten sonra arı arkaya doğru kendi doğal ürününü arkaya doğru yapmaya çalışır. Yalnız belirli bir zamana kadar içinde yavru yapar. O yavrunun içinde kabuk bırakıyor. Sır dediğimiz olay odur. İnşallah bu mevsimden sonra bir ay sonrasında bala döndürür. Esas orijinal olan bu baldır. Yılda 2 veya 3 kilogram, en fazla 4 kilogram kadar bal oluyor. Gerçek bal dediğimiz budur. Şifadır. Bunların dışını özel çamurla sıvarız. Her şey doğaldır. İçindeki petekler her şey doğadan gelen ürünlerle yapılmıştır.”
Kara kovan balının fenni kovan balına göre biraz daha pahalı olduğunu dile getiren Arıcı, “Zaten bu kara kovanın balları satılmış durumdadır. Çünkü siparişler yaylaya çıkmadan alınır. Tabii ki ne kadar bal çıkacağını bilmiyoruz. Bazen de herkesin siparişlerini karşılayamıyoruz” diye konuştu.
Çimi Yaylası'nda üretilen balın özelliğini anlatan Mevlüt Arıcı, “Akseki’nin Çimi Yaylası'nın özelliği, şalba otu, sütleğen ve geven bitkisinin balı birleşimi. Bu bitkiler birleşince balın kalitesi ortaya çıkıyor. İşte bu üçlü birleşince Çimi Yaylası'nın lezzetli kaliteli balı oluşuyor" ifadelerini kullandı.
(AÇ-Y)