düşüşler, yangınların adedi ve alansal olarak büyüklükleri üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Uzun süreli ortalama sıcaklıkları göz önüne aldığımızda bu sene ve önümüzdeki senelerde sıcaklıklardaki artışa bağlı olarak sıkıntılı dönemler bizi beklemekte. Sıcaklıkların artması ve tek yıllık otsu bitkilerin kuruması da yangınların başlangıcı ve gelişimi için oldukça elverişli bir zemin hazırlıyor" dedi.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı Başkanı Dr. İsmail Baysal, tek yıllık otsu bitkilerin gelişiminin sıcaklıkların artması ve bitkilerin kuruması ile birlikte yangınların başlangıcı ve gelişimi için oldukça tehlikeli bir ortama da zemin hazırladığını ifade etti. Baysal, sıcaklıklardaki yükselişler ve bağıl nem değerlerindeki düşüşlerin yangınların adedi ve alansal olarak büyüklükleri üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu, uzun süreli ortalama sıcaklıklar göz önüne alındığında bu sene ve önümüzdeki senelerde sıcaklıklardaki artışa bağlı olarak sıkıntılı dönemlerin yaşanabileceğini söyledi.
Doğal ve doğal olmayan yangınlar
Baysal, orman yangınlarının doğal yollardan ve doğal olmayan yollardan olmak üzere iki farklı şekilde çıktığını belirterek şunları söyledi:
“Doğal yollardan çıkan orman yangınlarının en önemli tutuşma kaynağı yıldırımlardır. Yıldırımlar haricinde volkanizma faaliyetleri, göktaşı düşmesi ve eğimli bölgelerde kayaların yuvarlanması esnasında ortaya çıkan kıvılcımlar ve de kendiliğinden yanma ile oluşan yangınlar başkaca doğal kaynaklı yangınların başlangıcını oluşturabilir. Bununla birlikte, dünyanın hemen her yerinde yaşama imkânına kavuşmuş insan ve büyük çeşitlilik gösteren faaliyetleri, vejetasyon yangınlarının ve özellikle de orman yangınlarının en önemli başlangıç kaynağı olarak ön plana çıkmıştır. Maalesef ülkemiz için de benzer bir durum söz konusudur. Keza, ülkemizde çıkan orman yangınlarının çıkış sebepleri, başta yangınların yoğun bir şekilde etkili olduğu bölgelerde yaşayan insanlarımız olmak üzere toplumumuzun geriye kalan kesiminin sosyal, ekonomik ve kültürel yaşam tarzı ile alışkanlıklarına bağlı olarak büyük değişkenlik göstermektedir. Son 10 yıllık verilere bakacak olduğumuzda yangınların yüzde 34,6’lık bölümünü ihmal, dikkatsizlik ve kaza, yüzde 4,9’luk bölümü kasıt, yüzde 12’lik bölümü ise yıldırım kaynaklı olarak çıkmış yangınlar, yüzde 48,5’lik bölümünü ise çıkış nedeni belirlenemeyen yangınlar oluşturmuştur.”
“Yangınlar bu coğrafyanın göz ardı edilemez bir gerçeğidir”
Ülkemizin önemli bir bölümünün Akdeniz iklimi ve bitki örtüsünün hâkim olduğu bir coğrafyada yer aldığını belirten Baysal, “Yangınlar bu coğrafyanın göz ardı edilemez bir gerçeğidir. Yangınlar, başta Akdeniz, Ege ve Marmara bölgeleri olmak üzere yangınlara birinci ve ikinci derece hassas ormanlık alanları etkileyen ve yenileyen, bu ormanlık alanlardaki ormancılık çalışmalarını belirleyen ve ormancılık faaliyetlerine yön veren en önemli doğal güçlerden biri konumundadır. Ülkemizde son 86 yılda toplam yanan ormanlık alan varlığı, dünya genelinde bir yılda yanan ormanlık alan varlığının yüzde 3’üne bile karşılık gelmemektedir” dedi.
Zaman zaman sosyal medyada orman yangınları sonrası "ormanlık alanlara çam ağacı dikilmesin" şeklinde çıkan paylaşımlara da dikkat çeken Dr. İsmail Baysal, “Ormancılık bilimi doğaya yakın, doğayı taklit eden bir bilim dalıdır. Çam ağaçları Akdeniz ormanlarının doğal olarak yayılış gösteren bir türüdür” diyerek, bu ormanlık alanların yangınlardan sonra ağaçlandırılırken yine aynı tür ile ağaçlandırılarak devam ettirilmesinin orman mühendisliği biliminin gereği olduğunu sözlerine ekledi.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı Başkanı Dr. İsmail Baysal, tek yıllık otsu bitkilerin gelişiminin sıcaklıkların artması ve bitkilerin kuruması ile birlikte yangınların başlangıcı ve gelişimi için oldukça tehlikeli bir ortama da zemin hazırladığını ifade etti. Baysal, sıcaklıklardaki yükselişler ve bağıl nem değerlerindeki düşüşlerin yangınların adedi ve alansal olarak büyüklükleri üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu, uzun süreli ortalama sıcaklıklar göz önüne alındığında bu sene ve önümüzdeki senelerde sıcaklıklardaki artışa bağlı olarak sıkıntılı dönemlerin yaşanabileceğini söyledi.
Doğal ve doğal olmayan yangınlar
Baysal, orman yangınlarının doğal yollardan ve doğal olmayan yollardan olmak üzere iki farklı şekilde çıktığını belirterek şunları söyledi:
“Doğal yollardan çıkan orman yangınlarının en önemli tutuşma kaynağı yıldırımlardır. Yıldırımlar haricinde volkanizma faaliyetleri, göktaşı düşmesi ve eğimli bölgelerde kayaların yuvarlanması esnasında ortaya çıkan kıvılcımlar ve de kendiliğinden yanma ile oluşan yangınlar başkaca doğal kaynaklı yangınların başlangıcını oluşturabilir. Bununla birlikte, dünyanın hemen her yerinde yaşama imkânına kavuşmuş insan ve büyük çeşitlilik gösteren faaliyetleri, vejetasyon yangınlarının ve özellikle de orman yangınlarının en önemli başlangıç kaynağı olarak ön plana çıkmıştır. Maalesef ülkemiz için de benzer bir durum söz konusudur. Keza, ülkemizde çıkan orman yangınlarının çıkış sebepleri, başta yangınların yoğun bir şekilde etkili olduğu bölgelerde yaşayan insanlarımız olmak üzere toplumumuzun geriye kalan kesiminin sosyal, ekonomik ve kültürel yaşam tarzı ile alışkanlıklarına bağlı olarak büyük değişkenlik göstermektedir. Son 10 yıllık verilere bakacak olduğumuzda yangınların yüzde 34,6’lık bölümünü ihmal, dikkatsizlik ve kaza, yüzde 4,9’luk bölümü kasıt, yüzde 12’lik bölümü ise yıldırım kaynaklı olarak çıkmış yangınlar, yüzde 48,5’lik bölümünü ise çıkış nedeni belirlenemeyen yangınlar oluşturmuştur.”
“Yangınlar bu coğrafyanın göz ardı edilemez bir gerçeğidir”
Ülkemizin önemli bir bölümünün Akdeniz iklimi ve bitki örtüsünün hâkim olduğu bir coğrafyada yer aldığını belirten Baysal, “Yangınlar bu coğrafyanın göz ardı edilemez bir gerçeğidir. Yangınlar, başta Akdeniz, Ege ve Marmara bölgeleri olmak üzere yangınlara birinci ve ikinci derece hassas ormanlık alanları etkileyen ve yenileyen, bu ormanlık alanlardaki ormancılık çalışmalarını belirleyen ve ormancılık faaliyetlerine yön veren en önemli doğal güçlerden biri konumundadır. Ülkemizde son 86 yılda toplam yanan ormanlık alan varlığı, dünya genelinde bir yılda yanan ormanlık alan varlığının yüzde 3’üne bile karşılık gelmemektedir” dedi.
Zaman zaman sosyal medyada orman yangınları sonrası "ormanlık alanlara çam ağacı dikilmesin" şeklinde çıkan paylaşımlara da dikkat çeken Dr. İsmail Baysal, “Ormancılık bilimi doğaya yakın, doğayı taklit eden bir bilim dalıdır. Çam ağaçları Akdeniz ormanlarının doğal olarak yayılış gösteren bir türüdür” diyerek, bu ormanlık alanların yangınlardan sonra ağaçlandırılırken yine aynı tür ile ağaçlandırılarak devam ettirilmesinin orman mühendisliği biliminin gereği olduğunu sözlerine ekledi.